İltica, bir bireyin yaşadığı veya vatandaşı olduğu ülkede hayatını tehdit eden, zulüm, savaş, şiddet, siyasi baskı veya insan hakları ihlalleri gibi nedenlerle güvenli bir yaşam sürdüremeyeceğine inandığı için başka bir ülkeye sığınma talebinde bulunması. Bu süreçte kişi, bulunduğu ülkeye sığınarak orada korunma arar ve temel haklarının garanti altına alınmasını talep ediyor.
İltica Nedenleri
İltica talebinde bulunmanın temel sebepleri arasında savaş, etnik çatışmalar, siyasi görüş veya dini inançlar nedeniyle karşı karşıya kalınan zulüm, cinsel kimlik veya cinsel yönelim nedeniyle maruz kalınan ayrımcılık ve ağır insan hakları ihlalleri gibi faktörler yer alır. Bu kişiler, kendi ülkelerinde yaşamlarına, özgürlüklerine veya güvenliklerine yönelik ciddi tehditlerle karşı karşıya olduklarından dolayı başka bir ülkeden korunma talep ederler.
İltica Süreci
İltica süreci, başvuran kişinin uluslararası koruma talebini içeren resmi bir süreçtir. Bu süreçte, başvuru yapılan ülkenin yetkili makamları başvuran kişinin iddialarını değerlendirir. Eğer başvuranın hayatının tehdit altında olduğuna veya zulüm göreceğine dair yeterli kanıtlar varsa, kişiye mülteci statüsü verilebilir. Mülteci statüsü kazanan kişi, koruma sağlandığı ülkede belli haklardan faydalanma ve güvende olma hakkına sahip olur.
Uluslararası Hukukta İltica
İltica hakkı, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve 1967 Protokolü gibi uluslararası sözleşmelerle korunur. Bu sözleşmelere göre, iltica talebinde bulunan kişiler, ülkelerine zorla geri gönderilemezler (geri gönderme yasağı). İltica hakkı, bir insanın temel hak ve özgürlüklerini koruma altına almak amacıyla geliştirilmiş önemli bir uluslararası mekanizmadır.
İltica, insanların zulüm ve tehlike altında yaşamak zorunda kaldıkları durumlarda, uluslararası koruma arayışıdır ve bu süreçte kişi, sığındığı ülkeden güvenli bir yaşam talebinde bulunur.