Günümüzde özellikle taşınmaz malların (ev, arsa, tarla vb.) satışında sıkça karşılaşılan bir kavram olan muvazaalı satış, Türk hukuk sisteminde önemli sonuçlar doğurabilen bir durum. Peki, “muvazaalı satış” tam olarak ne anlama gelir ve hangi durumlarda geçersiz sayılır?
Muvazaalı Satışın Tanımı
Muvazaa, tarafların gerçekte yapmak istemedikleri bir işlemi, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla yapıyormuş gibi göstermeleri. Muvazaalı satış ise, gerçekte satış niyeti olmadan, malvarlığını gizlemek, başkalarının alacaklarını engellemek veya belirli kişilere çıkar sağlamak amacıyla yapılan sahte satış işlemi.
Örneğin; bir kişi, borçlarını ödememek için üzerine kayıtlı evi kardeşine “satmış” gibi gösterir ama aslında evin mülkiyetini devretmek istemiyordur. Bu durumda yapılan işlem muvazaalı satış sayılır.
Hukuki Dayanak
Türk Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi ve Yargıtay içtihatlarına göre, muvazaalı işlemler kesin olarak hükümsüzdür. Yani görünürdeki satış geçersizdir, çünkü tarafların gerçek iradesiyle yapılan bir sözleşme yoktur. Ayrıca, “muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası” açılarak, gerçekte satış yapılmadığı ispat edilirse tapu kaydı iptal edilebilir.
Muvazaalı Satışın Amacı ve Türleri
Muvazaalı satışların arkasında genellikle şu amaçlar bulunur:
- Alacaklılardan mal kaçırmak,
- Miras payını gizlice değiştirmek,
- Vergi yükümlülüğünden kaçınmak,
- Üçüncü kişilerin zararına işlem yapmak.
Muvazaa tam muvazaa (gerçek işlem yoktur) veya nispi muvazaa (görünürdeki işlem başka bir işlemi gizler) şeklinde ikiye ayrılır.
Muvazaalı Satışın Sonuçları
Muvazaalı satışın tespiti halinde:
- Tapu devri iptal edilir,
- Satış işlemi geçersiz sayılır,
- Taraflar arasında cezai ve hukuki sorumluluk doğabilir,
- Alacaklılar, muvazaayı ileri sürerek malın geri alınmasını talep edebilir.
Muvazaalı satış, kısa vadede taraflara avantaj sağlayacak gibi görünse de hukuken geçersiz bir işlemdir ve ileride ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu tür durumlarda mutlaka bir avukat veya gayrimenkul hukuku uzmanından danışmanlık alınmalı. Unutulmamalıdır ki, gerçek olmayan satış işlemleri hem adalet sistemini hem de ekonomik güveni zedeler.








